HACI SEYFEDDİN AYAZ
(Doğum T. 1923 - Vefat T. 29 Haziran 2004).
Hacı Mehmet (Mıhemedé Şéx İsa) ve Zekiye AYAZ'ın oğlu olarak 1923 yılında Mardin'in Savur ilçesi o zamanki adıyla Avine (Sürgücü) köyünde doğdu. Çok küçük yaşta annesi Zekiye hanımı kaybetti. Çocuk yaşıyla marangoz olan babası Hacı Mehmet Ayaz'ın yanında çıraklık yaptı. Okul çağına gelince halen kendisine ait ev olan tarihi mekanda ilk okula başladı. (1960 yılında satın aldıktan sonra taşındığı eski okul bınası olan evin önündeki dut ağacının öğrenci iken oraya diktiği kendi ağzımdan ifade edilmiştir) Gördüğü okul eğitiminin yanında babası Hacı Mehmet AYAZ dan Kur'an ve dini dersler de aldı. Büyüyünce babasının marangozluk mesleğini yapmaya başladı. Marangozluk sanatına verdiği önemden ve yaptığı işin kalitesinden dolayı SAVUR ve SÜRGÜCÜ mıntıkasının hatırı sayılır marangozları arasında yer aldı.
1970 yılında Hac Farizasını yerine getirdi. Hacdan döndükten sonra İslam dinini daha iyi yaşamak için kendini fahri imamlığa verdi. Fiziksel olarak gücü yettiği sürece Sürgücü deki Eski Cami, Sultan Cami ve Çeşme Camiinde gönüllü olarak müezzinlik yaptı. 1970 yılında 2003 yılına kadar Sürgücü deki çocukların tümüne Kuran'ı Kerim'i o öğretti. Yeni yapılan Çeşme Camii'nin kurucuları arasındaydı. Hayatı boyunca kendini hayır işlerine adadı. Yoksulların ve yetimlerin babasıydı. Evinin arakasındaki bir dönümlük bağı satıp fakir, dul ve yetimlere yiyecek ve giyecek sağladı. Dünya malına hiç değer vermedi. Hep ölecekmiş gibi yaşadı. Son kırk yılını toplumsal barışa ve aileler arasındaki husumetlerin barışla noktalanması için sarfetti.
29 Haziran 2004 Salı Saat 20:15 te Akşam ezanıyla Sürgücü deki evinde hayata gözlerini kapadı.
Kendisine Allahtan Rahmet diliyoruz.
Mekanı Cennet olsun.
Not:
Bu Portre Bahçelievler Huzur Evinde kalan emekli bir ressam tarafından karton kağıdı üzerinde pastel boya ile yapılmıştır.
Onun anısına web ortamında hazırladığımız Nüzul (İniş) Sırasına Göre Kuran Mealini aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz
------------------------------------------------------
ŞÜKRÜ (ŞÜKO) UYUK
Şükrü (Şüko) UYUK, Sürgücü de neredeyse 40 yıllık bir emektar kardeşimiz. Bizim yaşıtımız olmasına rağmen daha çocukluktan beri ömrü rahmetli babası Şehmus UYUK (Şéxmusé Ademo) ile beraber Sürgücü dağlarında Peygamberlerin o kutsal mesleği olan Çobanlık mesleğini icra ederken geçti.
Sürgücü nün tüm dağını ve bayırını adeta avucunun içi gibi bilir. Çoğumuz onu öğlen vakti köprünün yukarısındaki dere kenarına (Piké hınaré) sürüyü sulamaya getirirken görmüştür. Öğle vakti Berivanlar (süt sağan kadınlar) süt sağma işini bitirene kadar Şükrü kardeşimiz, rahmetli babası ile Mérga İso daki Ceviz ağacı veya yanındaki Çınar ağacının gölgesinde yemek yiyip dinlenirlerdi. Çoğu zaman ikindi vakti sürüyü dağa götürmeden önce Feqira Çeşmesi veya Kanya Méran çeşmesinden su matarasını doldururken karşılaşmışım.
MNA
------------------------------------------------------
DAVUT AVCI (Dawıdé Hıséné Bahé)
Ömrünün tamamını gece gündüz demeden helal rızık kazanmak için tüm semavi Peygamberlerin o kutsal çobanlık mesleğini yaparak geçiren eli öpülesi insanlarımızdan bir tanesi.Sürgücü mıntıkasının tüm coğrafyasını dağ, tepe, orman, vadi, yamaç, dere, mağara, yol, kuyu, kaya, patika demeden yerel isimleri ile beraber avucunun içi gibi bilen bilge bir insan.
Sert doğa şartları nedeniyle yaşlanmış yüz hatlarının çizgilerine bakarsanız adeta bir kaşifi andırır. Sürgücü dağlarında yaşayan tüm canlıları isimleri ile beraber tanır. İlerlemiş yaşına rağmen çevikliği ve çalıskanlığı ile Kırkpınar pehlivanlarına taş çıkartır.
Sezsiz, mütevazi, ağırbaşlı ve beyefendiliğiyle herkes tarafından sayılan ve sevilen Davut amcaya sağlıklı uzun ömürler diliyoruz. MNA
------------------------------------------------------
HELiMA BIROKÉ (Halime Süer)
Yaşı 40'ın üzerinde olup, Sürgücü İlkokulunda okuyup da onu tanımayan yoktur. Milli Eğitim Bakanlığının 1980 öncesi okul öğencilerinin beslenmesine destek amacıyla okullarda ek gıda dağıtım projesi vardı. Sürgücü İlkokulunda sabah ve öğlen olmak üzere iki kez yağda kızartılmış börek dağıtılıyordur. Daha ilkokul birinci sınıftan itibaren bana da nasip olan o lezzetli ve çıtır çıtır börekler Halime teyzemizin hünerli ellerinden çıkıyordu. Rahmetli Reşit BUDAK'ın Sürgücüdeki evi onlarındı. 1970 lerin sonunda Kızıltepeye göç etmişlerdi. Bir gün rahmetli annemle beraber onların Kızıltepedeki evine gitmiştik. Mevsim yazdı ve çok sıcaktı. Halime teyze bana kendi elleriyle yapmış olduğu eskimoyu ikram etmişti. Neredeyse 35 yıldır bir daha onu görme fırsatım olmadı. Geçenlerde tesadüfen onun torunu ile tanıştım. Bana onun bu resmini gönderdi. İstanbul Gazi Mahallesinde yaşıyormuş. Allah ona sağlıklı uzun ömürler versin.
NOT: Halme teyze 15 Eylül 2022 de hakkın rahmetine kavuşmuştur.
------------------------------------------------------
Rahmetli İSA TURAY
Yaradılışı gereği sezsiz, sakin ve fazla konuşmayı sevmeyen beyefendi bir insandı. 1977 de o zamanki Sürgücü'nün Köy ortamında bile mini Market denebilecek ilk bakkaliyeyi Küçabexçe yolunda o açtı. 1977 de İlkokula başladığımda defter, kalem, silgi ve kalemtraş gibi okul ihtiyaçlarımı onun bakkalından almıştım. Müşteri memnuniyetine önem verdiğinden tüm çocuklar hep onun bakalına giderdi. Kronik rahatsızlığı nedeniyle zaman zaman hastalanıydu. Hastalığı nedeniyle evlenemeden vakitsiz aramızdan ayrıldı. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.Fotoğraf: 2007 Mehmet Nimet AYAZ
------------------------------------------------------
Ahmet ŞEN (rahmetli dayım) - Savur MARDİN
Küfür bilmez
Dolan bilmez
İftira bilmez
İsraf bilmez
Kibir bilmez
Kahve bilmez
Kahveci bilmez
Kötülük bilmez
Dedikodu bilmez
Siyaset bilmez
Siyasetçi bilmez
Menfaat bilmez
Menfaatçi bilmez
Nankörlük bilmez
Bırakın insanları bir karıncayı bile incitmek bilmez.
Bildiği tek şey var. O da sahip oldukları için şükür etmek, çalışmak ve insanlara faydalı olmak.
90 Yıllık ömrünün 60 yılını Sürgücü deki köprü başındaki 300 yıllık Tarihi Aşé İso Su Değirmeninde gece gündüz tek başına birkaç köyün buğdaylarını un haline getirerek geçirdi. 10 Yılını ise Savurda çobanlık yaparak geçirdi. 90 yaşını aşmasına rağmen halen dinç ve canlı bir hafızaya sahip. Allah toplumumuza böyle dürüst ve çalışkan insanları nasip etsin. Allah ona da sağlıklı uzun ömürler versin.
NOT: Sevgili dayım, 12 Şubat 2016 da hakkın rahmetine kavuştu.
Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
------------------------------------------------------
REŞİT BUDAK
Köyümüzde daha çocukluktan itibaren bilinç altımda yer edinmiş bazı şahsiyetler vardır. Bunları yeri geldiğinde bir kaç cümle ile paylaşıyorum.Evet bunlardan birisi de rahmetli REŞİT BUDAK tır.
Biz daha ilkokul ve ortaokula giderken rahmetli atıyla köyün postalarını (mektup ve bayram tebriği) Savur PTT merkezinden alıp köye getirirdi. Sonra hepsini teker teker o güzel tebessümü ile sahiplerine teslim edip onları mutlu ederdi. O yüzden her perşembe akşam üzeri başta Almanya olmak üzere Adana ve İstanbuldaki yakınlarımızdan bize mektup gelmiş mi diye Reşit amcanın yolunu gözlerdik. Reşit amca mektubumuz ve Bayram tebriğimiz varsa biz gitmesek bile en kısa zamanda onu birisi ile bize ulaştırmaya çalışırdı. Uzaktaki yakınımızdan gelen mektup veya tebrik bir kaç gün elimizden düşmezdi. Ve tekrar tekrar okuyup bu mektup sayesinde yakınımız ile özlem giderirdik.
Bu mübarek ramazanda REŞİT BUDAK şahsında tüm hemşehrimizi rahmetle ve özlemle anıyorum.
Mekanları cennet olsun. MNA
------------------------------------------------------
HACI MEHMET TÜRKAN (Heci Hemé Nura Faté)
Rahmetliyi ilk gördüğüm de yanılmıyorsam 7 veya 8 yaşlarındaydım. Evimize komşu olan öğretmen lojmanının duvarını taşlarla derz tekniği ile örüyordu. Kocaman taşı balyozu ile düzeltmesi, onu doğru yere düzgün oturtmak için adeta tartarcasına elinde yoklaması, harcı mala ile yoğurduktan sonra duvar üzerine yayması ve taşı onun üzerine güzelce oturtması, duvarın düzgün olması için önceden duvarın başından sonuna kadar ip çekmesi ve taşı o hizaya getirmesi halen gözlerimin önündedir.
Taş ustalığını o kadar hayranlıkla izliyordum ki o zamanki aklımla bana büyüyünce ne olmak istersin diye sorsalardı cevabım "duvar ustası olmak isterim" olurdu.
Rahmetli o kadar sabırlı ve şevkatliydi ki onu izlemeye gelen ve orada yaramazlık yapan çocuklara hiç bir zaman kızmazdı.
Ben büyüdükten sonra da izlediğim kadarıyla hiç bir zaman ağzında kötü bir söz çıkmaz dı. Dedikodu ve çekiştirmeyi hiç sevmezdi. Öyle bir ortama kazara girdiğinde bile hemen o konuyu değiştirmeye çalışırdı. Hafızası tarihi olaylar ve anektodlar ile doluydu. Bölgenin ve Köyün son 150 yıllık tarihini adeta bir hafız edasıyla biliyordu. Ve bildiklerini de hep başkasıyla paylaşmaktan çekinmezdi. Sohbetleri zevkle dinlenilirdi. Ağzı kuruyunca içtiği bir bardak sudan sonra ağzından çıkacak cümleyi merakla beklerdik. Arşivinde Kürt sözlü edebiyatının bütün örnekleri kaset formatında mevcut idi. Babam ile bir kaç kere onların evine kasetlerini dinlemeye gittiğimi hatırlıyorum. Teypte bize dinletilen parçalardan hatırladığım kılam bir kız ile bir erkeğin karşılıklı söylediği "Zenbilfroş lawké ebasa" idi. Diyarbakır a her gittiğinde kaset arşivine 2 veya 3 kaset eklerdi.
Rahmetli edebiyle, aklıselim tavırlarıyla, düşünmeden konuşmamasıyla, güzel ahlakıyla, derin bilgisi ve olayları doğru ve tarafsız yorumlamasıyla bilinen bir kişi olarak mütevazi bir yaşam sürüp, herkes gibi bu dünyadan göçüp gitti.
Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.
MNA
------------------------------------------------------
FENDO (FERDİ ALTINDERE)
Sürgücü'de evde, okulda, bağda, bahçede, dağda, bayırda çocukluğumuz beraber geçti. Adeta bir aile gibiydik. Çünkü hem komşum, hem de çocukluk arkadaşım idi.Beraber gezerdik, beraber eğlenirdik.
Beraber derede tor ile balık avlardık.
Beraber tellerden araba yapardık.
Beraber çamurdan evler yapardık.
29 Kasım 2005 te Birecikte geçirdiği bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı.
Seni unutmadık FENDO.
Seni unutmayacağız çocukluk arkadaşım.
Allah rahmet eylesin. Mekanın cennet olsun.
MNA - surgucum
------------------------------------------------------
MUAZ ŞEN
Rahmetli (dayım) Muaz ŞEN, Sürgücü de efendiliğiyle, kibarlığıyla ve nezaketiyle örnek alınacak insanlardan biriydi.Gençlik yıllarında geçirdiği bazı sağlık sorunları nedeniyle hiç evlenmedi. Gençliğinden ölümüne kadar tüm vakitlerini bağ bahçe işleriyle uğraşarak ve dini ibadetlerini yerine getirerek, Kuran okuyarak geçirdi. Onun dışında kalan boş zamanlarını ise evcilleştirdiği ve kafeste beslediği keklikleri besleyerek geçirdi. Emsalleriyle beraber keklik avına gitmek ve köydeki arkadaş sohbetlerinde (rahmetli Brehimé Sado, rahmetli Şéhmusé Seydahmet, rahmetli Mustafa Şen, Şéxmusé Hıséno, Mıhemedé Reşido, Mithat Şen) keklik avı üzerine sohbet yapmak en büyük hobisiydi. Ölene kadar kimseye bir rahatsızlık vermedi. Kimsenin kalbini kırmadı. Yanılmıyorsam 2002 yılında Diyarbakırdan Sürgücüye giderken Diyarbakır Mardin karayolu üzerindeki Çarıklı (Paluké) köyünde geçirdiği trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun. MNA
------------------------------------------------------
FATMA VE HATİP ARANIR
Onlar güzel Sürgücü'müzün güler yüzlü, sevimli nineleri ve dedelerinden. Her ikiside 90 yaşına merdiven dayamış sevecen, çalışkan, vefalı birer hayat arkadaşı. Birbirlerine olan saygı ve sevgileri gençlikte nasıl ise şimdi de öyledir. Allah onlara sağlıklı uzun ömürler versin. Güzel yaşlılarımızın o nasırlı ellerinden öperim.------------------------------------------------------
RAMAZAN CEYLAN
Sürgücülü gençlerin Ramazan abisi. Tanıdık tanımadık gördüğü herkese selam vermeden geçmez. Dili ile her ne kadar kendini yeterince ifade edemezsede, çalışkanlığı ve beyefendiliği ile herkes tarafından sevilen ve sayılan biri. Allah ona sağlıklı uzun ömürler versin.