Sosyo-Politik Bir Güç Olarak Mardin Aşiretleri
Mardin’in Osmanlı hâkimiyetine girmesinin ardından yapılan ilk tahrirlerde, “Cemaat-i Ekrad” başlığı altında bölgedeki aşiretlerin de tahriri yapılmıştır. Bu tahrirlere göre 16. yüzyılda Mardin’deki konar-göçerler şunlardır: Milli, Bizeki, Şeyh Bizuni ve Batlu aşiretlerinin yanında Hindilü, Bölük, Çekeni, Gülabi, Çölek, Mehmed Kurs, Karakeçili, Kulu Behramki, Kadiyan, Melikan, Halan, Cemaleddinlü, Sarilü, Beydanlü, Lek ve Tabanlü cemaatleri. Yerleşik olanlar; Sürgüciyan, Millili-Akkeçilü, Millili-Karakeçilü, Mişki (Meşkînî), Dinayyî, Şah Nasibi (Nusaybin’de), Zoli (sonradan Milli aşiretine dâhil edilmiştir), Duraçlu, Behramki, Brazi (Savur’da) aşiretleri. 16.yüzyıldan itibaren Mardin sancağında aşiretler yoğun bir şekilde yerleşik hayata geçmişlerdir. Bu aşiretlerden bazıları zaman içinde isim değiştirmiş, bazıları bölgeyi terk etmiş, bir kısmı ise başka bir aşirete katılmıştır (Erpolat, 2006: 448- 466).
1747 tarihli avarız defterinde ise Mardin’deki aşiretlerin sayısı otuz üç olarak gösterilmiştir: Milli, Mirsinan, Mıhli, Kavus, Tavusi, Piran-ı Zencir, Karadara, Rışmil, Kabalı, Mişkî, Birnek, Cevzat, Hindülü, Telerman, Karacahisar, İbrahimiye, Bilâli, Kalemtra, Şeyhan-ı Zencir, Kültülü, Selah, Tekük, Şığlevan, Telfeyyaz, Makbele, Kiki, Ömeriyan, Şarkiyan, Kalenderan, Araban, Bayraklı, Büyükhan, Behdire (AydınEmiroğlu vd., 2001: 171).
19. yüzyıl mesarifat defterlerinde adları geçen aşiretler ise şunlardır: Aşiret-i Kikiyan, Aşiret-i Sürgiciyan, Aşiret-i Ömeryan, Aşiret-i Milli, Aşiret-i Dekkori, Aşiret-i Suherkan (?), Aşiret-i Berifan, Aşiret-i Kalenderan, Aşiret-i Korok, Aşiret-i Mirsinan, Aşiret-i Bundi, Aşiret-i Daşiyan, Aşiret-i Denadi, Aşiret-i Divavi, Aşiret-i Tayy (MŞS,217: 14 Şubat 1847 tarihli kayıt).
Yukarıda ismi zikredilen aşiretler Mardin ve çevresindeki aşiretlerden oluşmaktadır. Bu aşiretler gerek şehir merkezinde gerekse çevresinde faaliyet gösteren ve hâkimiyet mücadelelerinde etkin olan aşiretlerdir. Ancak bunlarla birlikte faaliyet alanları Mardin ve çevresiyle sınırlı olmayan ve daha geniş bir alanda faaliyet gösteren Tayy, Şammar ve Aneze gibi aşiretler de çalışmamız içinde zikredilmesi gereken aşiretlerdir. Bu sebeple aşiretleri, “Mardin aşiretleri ve Çöl aşiretleri” şeklinde iki ayrı tasnife tabi tutabiliriz.
Sürgücü Aşireti
Osmanlının bölgeye hâkim olmasının ardından yaptığı ilk tahrirlerde, yerleşik aşiretlerden biri olarak Sürgücü aşiretinin adı geçmektedir (Göyünç, 1991: 79). Sürgücü aşireti 20 köyden oluşmaktaydı. 16. yüzyılda tahrirlerde adları geçen Sürgücü köyleri şunlardır:
Zavgana, Şatıh, Barman, Şor, Eydo (Ando), Berdinç, Melik, Abin, Kızıl Mescid, Şafistan, Bağistan, Tizyan, Ayan, Oruç Bey, Deyr-i Duk, Pare, Bafeva, Harab Reş, Ahmed, Mağaradelen (Erpolat, 2006: 461).
Sürgücü aşiretinin şehir merkeziyle ilişkileri, ticari sebeplerle muhtemelen çokeskilere dayanıyordu. Ancak Osmanlı döneminde Mardin şehir hâkimiyeti mücadelesine dâhil olmaları 18. yüzyılın sonlarındadır. 1795’te Millizâde Necib Bey’i n Mardin’e ikinci kez idareci olarak atanmasıyla Sürgücülerin bir kısmı Necib Beyi desteklemiş, bir kısmı ise bu atamaya karşı çıkarak Tüfenkçibaşı Abdurrahim’i desteklemişlerdir. 19. yüzyılın ilk yarısında Mardin’de yaşanan hâkimiyet mücadelelerine sık sık müdahil olan Sürgücüler genellikle Daşi ve Ömeryan karşıtı bir politika izlemişlerdir. Mardin’de Daşilerin etkinliğinin arttığı her dönemde, Sürgücüler şehre müdahale etmiş ve yıkıcı bir şekilde saldırmışlardır. Daşilere olan düşmanlıkları, Sürgücüleri, Daşilere şehir yönetiminde yer veren yöneticilerle de karşı karşıya getirmiştir. Daşilere karşı, Mişkin, Behremki, Denbeli ve Afes aşiretleri ittifaklar kurmuşlardı. 1818’de Sürgücülerin müttefikleriyle şehre yaptıkları saldırılara, eyalet merkezinden gönderilen askeri kuvvetlerle karşılık verilmiş ve başta Tizyan olmak üzere Sürgücü köylerine baskınlar yapılmıştır. Ancak merkezden gelen kuvvetler de Sürgücülerle baş edememiştir. 1835’ten sonra Sürgücülerin şehre yönelik baskınları sona ermişse de etkinlikleri devam etmektedir.
1847’de aşiretin eski ağası Şemdin Ağa ile aşiretin yeni ağası Derviş bin Timur arasında Mardin mahkemesine yansıyan iltizam davasında Kürdistan Valisi Esad Paşa’nın aşiret reisliğine müdahale ettiği anlaşılmaktadır (MŞS, 184: 19 Ocak 1847 tarihli kayıt). 1852’deki idari teşkilatlanmada Sürgücü de bir kaza olarak teşkilatlandırılmıştır (Sanâme-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye, Def’a 7, Sene 1269’dan Def’a 33, Sene 1295 tarihleri arasındaki tüm salnâmeler; MŞS, 235: 9 Ekim 1858 tarihli kayıt; MŞS, 235: 24 Şubat 1859 tarihli kayıt; MSŞ, 235: 1 Haziran 1859 tarihli kayıt; MŞS, 235: 1 Eylül 1859 tarihli kayıt; MŞS, 235: 23 Aralık 1860 tarihli kayıt).
Kaynak:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder